her yılgının önünde koca bir siperdir umut...
ŞairYazarKimlik OnaylıVip
- 15 Eylül 2020'den beri üye
İncelemeler
İnceleme
Kitabın ilk iki sayfasında ''aşka aşık'' kişiliğiyle tanınan İstanbul doğumlu yazarımız Mehmet Rauf'un yaşantısından ve kısaca kitabın konusundan bahsedilmektedir.
Mehmet Rauf bu kitabının içine birkaç günlük kış hücumundan acı düşürmüştür. Bu yüzden ki adı Eylül'dür. Kitaba adını veren bu ay, hem gerçek hem de simgesel anlamda kullanmıştır.
Aile hayatı ve kişisel ilişkilerin gelişimini semboller kullanarak anlatan yazarımız, üçüncü tekil şahıs ağzından konuşarak kurduğu seçici cümleleriyle olayları çarpıcı bir biçimde okuyucuya aktarmıştır.
Sadakatsizlik ve yasak aşk teması üzerine kurguladığı eserinde her karakteri farklı bir bakış açısıyla değerlendiren yazarımız; insani duyguların alçalıp yükseldiği mutluluk, hüzün, sadakat, ihanet, coşku, olağanlık, pişmanlık, memnuniyet, kırgınlık, kıskançlık, vicdan azabı gibi kavramları derinlemesine işlemiştir.
Olaylar mekan olarak İstanbul'da; kah boğazda, kah yalıda, kah köşkte geçer. İstanbul'un değişken havasından ise Mehmet Rauf kendine has sanatıyla
'' Hava gittikçe serinliyor, durgun hava sanki su oluyordu; gece berrak, allı pullu, mavi tüyleriyle titreyerek donuyordu'' şeklinde bahseder.
Beş yıllık bir evliliğin sonucunda eşlerin birbirinden koparak nasıl uzaklaştığı; heyecanın, sevginin unutulduğu yerde yeni bir aşka duyulan özlem, duygusal açlık ve içsel dürtülerin yol açtığı ahlaki çöküntüler, içine düşülen yasak aşk sarmalında yaşanan gel- gitler ve karakterler arası ruhsal çözümlemeler yazarın kaleminden başarıyla okuyucuya sunulmuştur.
Kitap halinde ilk baskısı 1901 yılında yayımlanan ve Türk Edebiyatında ''ilk psikolojik roman'' olarak kabul edilen Eylül adlı eserin bitiminde yasak aşk yaşayan çiftimizi acı bir son beklemektedir.
ve bir kez daha anlıyoruz ki
'' Ölümden başka hiçbir şey gerçek ve hiçbir şey sonsuz değildir''
daha fazla
Kopernik Kitap
- Puan vermedi
Beğendi
Eylül
Mehmed Rauf
- Kopernik Kitap
-
2021
İnceleme
Kitap Adı : Mendil Altında
Sayfa Sayısı : 245
Yazar: Memduh Şevket Esendal
''İçindekiler'' bölümünden sonra, kitabın ilk iki sayfası İstanbul doğumlu Memduh Şevket Esendal'ın hayatıyla ilgili temel bilgileri içeren biyografisine ayrılmış. Kendi kendine Fransızca, Farsça ve Rusça öğrenmesiyle dikkatimi çeken yazarımız müfettiş, büyükelçi ve milletvekilliği görevlerinin yanı sıra edebiyat alanında üstün başarılar sergilemiş; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu'nca da okullara tavsiye edilen anı, mektup, hikaye ve roman tarzında birçok esere imza atmıştır.
Kitabımızda yer alan hikayeleri henüz okumadan önce M. Sunullah Arısoy'un ''Edebiyatçılarımız Konuşuyor'' başlığıyla 1953 yılında Varlık Yayınları Cep Kitapları 73. sayı sayfa 5 ile 15 arasında Memduh Şevket Esendal'la yaptığı röportaj karşılıyor bizi. Bu röportajla birlikte Memduh Şevketi biraz daha yakından tanıyor bütün sorulara titizlikle verdiği yanıtlara, mütevazi kişiliğine, zarif nüktelerle süslediği keskin zekasına bire bir şahit oluyoruz.
''Nasıl yazarsınız?'' Diye sorunca Sunullah Arısoy
''İşte, oturur yazarım. Gecesi gündüzü belli olmaz. Ne zaman olsa yazarım'' diyerek cevap veriyor.
Bir başka soruyla ise bugünkü edebiyat hakkındaki düşüncelerini öğrenmek istiyor.
''Hiç hüküm veremem'' diyerek söze başlıyor ve devam ediyor. ''Söyleyeceklerim tam olarak doğru olmasa da ben insanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren yazılardan hoşlanırım. İnsanları yuğunmuş mutfak paçavrasına çeviren ve yeise düşüren yazılardan hoşlanmam. Tam bir ferah içinde yaşamıyorken bir de karanlık ve kötü şeylerden bahsederse bize.. Onları okursak... Bu insanları bir havana koyup ezmeye benzer. Halbuki insanların içinde bir umut olmalı, yaşama umudu... Neşe vermeli insanlara okudukları. Ancak dediğim gibi söylediklerim tam olarak doğru olmayabilir. Çünkü insan bazen yeis veren şeyleri de terennüm eder, arzular.
Kitaba adını veren mendil altında öyküsü de dahil olmak üzere toplamda yirmi beş tane hikaye var. Her birinin konusu birbirinden farklı olsa da anlatım tarzı genel olarak günlük konuşma diliyle yazılmış, doğal, akıcı, bolca samimi diyalog içeriyor. Öyle güzel anlatmış ki yazarımız karakterler içimizden biri gibi, ya bir komşu ya bir arkadaş, annemiz, babamız, çocuğumuz, kardeşimiz, hiç yabancılık çekmiyoruz okurken.
Kitabın oldukça faydalı bulduğum ve sevdiğim özelliklerinden biride anlamını bilmediğimiz sözcükler için son birkaç sayfaya açıklamalar bölümü eklenmiş olması.
Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl oluştu diye sorulduğunda bütün mütevazılığıyla
''vallahi beyefendi, edebiyata karşı bende hiç alaka uyanmadı'' diye cevap veren, edebiyatın bir iş olduğunu ve kendisinin bu işle hiç meşgul olmadığını, usulünü kaidesini doğru dürüst beceremediğini ama hoşlandığını, edebiyattan çok hoşlandığını belirten Memduh Şevket Esendal'ın bütün eserlerinde kaleminin nasıl da edebi bir hazla, aşkla, heyecanla ve severek yazdığını görüyoruz.
Kitap İçinde Yer Alan Hikayeler
Avni Hurufi Efendi, El malının tasası, İki ziyaret, Rüya nasıl çıktı, Ana baba, Şair tavafı, Haşmet Gülkokan, Keleş, Hasta, Gevenli Hacı, Mendil altında, Feminist, Düğün, Müdürün züğürdü, Karga yavrusu, Kızımız, Gül hanımın annesi, Sinema, Kaçırdık mı, Kuvvetli hükümet, Saide, Dursun Hacı, Celile, İhtiyarlık, Hayat ne tatlı
daha fazla
Bilgi Yayınevi
- Puan vermedi
Beğendi
Mendil Altında
Memduh Şevket Esendal
- Bilgi Yayınevi
- 2018
İnceleme
kitap adı Boş Koltuk
kitap 591 sayfa.
kitabın yazarı J. K. Rowling kaleminin akıcılığıyla fazla yormadan okutturdu bu epeyce kalın romanını.
başlık öncelikle siyasi bir çağrışım oluşturmuştu zihnimde. bu düşüncemde haklı çıktım ancak içerik dopdolu ve çok farklı yerlere sürükledi. olaylar bir kasabada geçiyor. Kitabın arka yüzünde '' küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman'' yazıyor. hakikaten de öyle.
ilk bölümlere çok fazla karakter yüklenmiş olması biraz kafamı karıştırdı. isimleri unutma ihtimalime karşın ufak ufak notlar alarak okumaya devam ettim.. bu arada karakterlerin haritasını da çıkarmış oldum. bütün bilgilerin parça parça verilip sonradan toplanarak tümlendiği muazzam bir kurguydu.
ben beğeniyle okudum, yalnız 18 yaş altı için uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
ilgilenenler için kitabın başlangıcına dair aldığım notlardan bir kısmını bırakayım şuracığa.
Barry ve Mary 4 çocuğuyla birlikte yaşıyor... Baryy 40 yaşını az geçkin. sürekli baş ağrıları çekiyor ve yine baş ağrıları çektiği bir gün evlilik yıldönümlerine denk geliyor. Maryye bir yıldönümü tebrik kartı vererek günü geçiştirmeye çalışıyor. Mary biraz bu duruma bozuluyor. çünkü 19 sene olmuş evleneli. bir karttan daha fazlasını bekliyor eşinden .Barry ise baş ağrısı bir taraftan bir taraftan da yerel bir gazeteye yazı yetiştirmeye çalışıyor bu yüzden içinden gelmese de karısı üzülmesin diye onu akşam yemeğine çıkarmak istiyor. gidecekleri yer Barrynin üyesi olduğu golf kulübünün restoranı olsa da Mary memnun bu durumdan. hazırlanıp kendi araçlarıyla yola çıkıyorlar. yolda Barry nin midesi bulanıyor. yemek yiyince geçeceğini düşünüyor. çok önemsemiyor. golf kulübüne vardıklarında oto parka geçip araçtan iniyorlar. Barrynin başı o gün her zamankinden daha çok ağrıyor ve bir anda daha önce hiç hissetmediği kadar büyük bir acı adeta beynini delip geçiyor. oracıkta yığılıp kalıyor. Barry'nin çok yönlü çalışkan bir kişilik (banka müdürü yazar antrenör vs. vs) belediye meclis üyesi olduğunu ve ondan boşalan koltuğa geçmek isteyenlerin çatışmalarını ilerleyen bölümlerde okuyoruz.
...
Mary'nin çığlıklarına tesadüfen orada bulunan daha önceden tanıdıkları evli bir çift yetişiyor. bu yardım sever çiftimizin isimleri ise Miles ve Samantha. hemen ambulans çağırıyorlar. ama yazık ki hastaneye ulaşamadan Barry beyin kanaması sebebiyle yolda can veriyor.
Ertesi sabah erken saatlerde Miles, akşam gerçekleşen bu ölüm olayını telefonda babasına anlatıyor. baba Howard , yanında bulunan eşi Shirleyi de durumdan haberdar ediyor. her ikisi de Barry'nin ölümüyle şoka uğradıklarını söylüyorlar.. telefon görüşmesi sonunda Miles in anne ve babası yarın akşam için Samantayla birlikte kendilerine yemeğe gelmelerini istiyorlar.
..
Ruth.. yıllar sonra mesleğe dönen bir hemşire. Barry i onun çalıştığı hastaneye getiriyorlar. gece vardiyası bitince sabah evine geliyor. ve eşine Barry'nin öldüğünü söylüyor. eşi Simon beyin kanaması geçiren Barry i onca baş ağrısını önemseyip doktora gitmediği için suçluyor Ruth ise Barry'den çok Mary'nin durumuna üzülüyor. Mary içgüdüsel olarak Barry'nin ölümüne inanmıyor sürekli ağlıyor ve inkar ediyor. Bu içgüdüsel inkar Ruth un yüreğini sızlatıyor. aklı halen hastanede yaşananlarda olsa da evde eşi ve iki oğluna kahvaltı hazırlamakla meşgul ve büyük oğlu Andrew in sorunlarıyla uğraşıyor. Andrewin babası Simonla arası açık, babasını sevmiyor. içinden babasına kaba küfürler ediyor ve yaşına uygunsuz alışkanlıkları var. Andrew aynı zamanda Barry'nin kızlarıyla aynı okulda okuyor.
...
Barry Fairbrother öldü. Shirley ertesi sabah çok neşeli uyanıyor. Eşi Howard a sevincini belli etmiyor. Shirley e göre öbür dünyayı boylamıştı o küstah rakip, üniversite okuduğu için burnu büyüyen, kendini üstün gören, kocası Howard'ı ve kendisini hep küçümseyen, sürekli köstek olan, en azılı düşman...ondan nefret ediyor. ama tabi ki bir ölünün arkasından kötü konuşamazdı. hele de koltuk boşalmışken yapması gereken en kutlu vazifeyi büyük bir mutlulukla yapıyor hiç vakit kaybetmeden internet üzerinden belediye meclis sitesinde Barry'nin ölümüne ne kadar üzüldüğünü ilan ediyor ve ailesine baş sağlığı diliyor
kitap 591 sayfa.
kitabın yazarı J. K. Rowling kaleminin akıcılığıyla fazla yormadan okutturdu bu epeyce kalın romanını.
başlık öncelikle siyasi bir çağrışım oluşturmuştu zihnimde. bu düşüncemde haklı çıktım ancak içerik dopdolu ve çok farklı yerlere sürükledi. olaylar bir kasabada geçiyor. Kitabın arka yüzünde '' küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman'' yazıyor. hakikaten de öyle.
ilk bölümlere çok fazla karakter yüklenmiş olması biraz kafamı karıştırdı. isimleri unutma ihtimalime karşın ufak ufak notlar alarak okumaya devam ettim.. bu arada karakterlerin haritasını da çıkarmış oldum. bütün bilgilerin parça parça verilip sonradan toplanarak tümlendiği muazzam bir kurguydu.
ben beğeniyle okudum, yalnız 18 yaş altı için uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
ilgilenenler için kitabın başlangıcına dair aldığım notlardan bir kısmını bırakayım şuracığa.
Barry ve Mary 4 çocuğuyla birlikte yaşıyor... Baryy 40 yaşını az geçkin. sürekli baş ağrıları çekiyor ve yine baş ağrıları çektiği bir gün evlilik yıldönümlerine denk geliyor. Maryye bir yıldönümü tebrik kartı vererek günü geçiştirmeye çalışıyor. Mary biraz bu duruma bozuluyor. çünkü 19 sene olmuş evleneli. bir karttan daha fazlasını bekliyor eşinden .Barry ise baş ağrısı bir taraftan bir taraftan da yerel bir gazeteye yazı yetiştirmeye çalışıyor bu yüzden içinden gelmese de karısı üzülmesin diye onu akşam yemeğine çıkarmak istiyor. gidecekleri yer Barrynin üyesi olduğu golf kulübünün restoranı olsa da Mary memnun bu durumdan. hazırlanıp kendi araçlarıyla yola çıkıyorlar. yolda Barry nin midesi bulanıyor. yemek yiyince geçeceğini düşünüyor. çok önemsemiyor. golf kulübüne vardıklarında oto parka geçip araçtan iniyorlar. Barrynin başı o gün her zamankinden daha çok ağrıyor ve bir anda daha önce hiç hissetmediği kadar büyük bir acı adeta beynini delip geçiyor. oracıkta yığılıp kalıyor. Barry'nin çok yönlü çalışkan bir kişilik (banka müdürü yazar antrenör vs. vs) belediye meclis üyesi olduğunu ve ondan boşalan koltuğa geçmek isteyenlerin çatışmalarını ilerleyen bölümlerde okuyoruz.
...
Mary'nin çığlıklarına tesadüfen orada bulunan daha önceden tanıdıkları evli bir çift yetişiyor. bu yardım sever çiftimizin isimleri ise Miles ve Samantha. hemen ambulans çağırıyorlar. ama yazık ki hastaneye ulaşamadan Barry beyin kanaması sebebiyle yolda can veriyor.
Ertesi sabah erken saatlerde Miles, akşam gerçekleşen bu ölüm olayını telefonda babasına anlatıyor. baba Howard , yanında bulunan eşi Shirleyi de durumdan haberdar ediyor. her ikisi de Barry'nin ölümüyle şoka uğradıklarını söylüyorlar.. telefon görüşmesi sonunda Miles in anne ve babası yarın akşam için Samantayla birlikte kendilerine yemeğe gelmelerini istiyorlar.
..
Ruth.. yıllar sonra mesleğe dönen bir hemşire. Barry i onun çalıştığı hastaneye getiriyorlar. gece vardiyası bitince sabah evine geliyor. ve eşine Barry'nin öldüğünü söylüyor. eşi Simon beyin kanaması geçiren Barry i onca baş ağrısını önemseyip doktora gitmediği için suçluyor Ruth ise Barry'den çok Mary'nin durumuna üzülüyor. Mary içgüdüsel olarak Barry'nin ölümüne inanmıyor sürekli ağlıyor ve inkar ediyor. Bu içgüdüsel inkar Ruth un yüreğini sızlatıyor. aklı halen hastanede yaşananlarda olsa da evde eşi ve iki oğluna kahvaltı hazırlamakla meşgul ve büyük oğlu Andrew in sorunlarıyla uğraşıyor. Andrewin babası Simonla arası açık, babasını sevmiyor. içinden babasına kaba küfürler ediyor ve yaşına uygunsuz alışkanlıkları var. Andrew aynı zamanda Barry'nin kızlarıyla aynı okulda okuyor.
...
Barry Fairbrother öldü. Shirley ertesi sabah çok neşeli uyanıyor. Eşi Howard a sevincini belli etmiyor. Shirley e göre öbür dünyayı boylamıştı o küstah rakip, üniversite okuduğu için burnu büyüyen, kendini üstün gören, kocası Howard'ı ve kendisini hep küçümseyen, sürekli köstek olan, en azılı düşman...ondan nefret ediyor. ama tabi ki bir ölünün arkasından kötü konuşamazdı. hele de koltuk boşalmışken yapması gereken en kutlu vazifeyi büyük bir mutlulukla yapıyor hiç vakit kaybetmeden internet üzerinden belediye meclis sitesinde Barry'nin ölümüne ne kadar üzüldüğünü ilan ediyor ve ailesine baş sağlığı diliyor
daha fazla
Doğan Kitap
- Puan vermedi
Beğendi
Boş Koltuk (Ciltli)
J. K. Rowling
- Doğan Kitap
- 2013